Araç İlçesi Tarihçesi
Anadolu daki en eski yerleşim bölgelerinden biri olan Araç’ın, tarihi kaynaklarda adı ilk defa m.ö.1132 yilinda TiMANiDiS olarak geçmekte bu duruma göre de yaklaşık 3000 yıllık bir yerleşim geçmişine sahip bulunmaktadır. Buna göre 1866 yılında belediye örgütünün kurulusunu, 1868 yılında bucak örgütünün ilçeye dönüşünü eklersek, ARAÇ’ın ülkemizin en eski belediyelerinden ve yine en eski ilçelerinden biri olduğunu görürüz.
Araç ismine Candaroğulları devrine ait belgelerde rastlamaktayız. Candaroğulları dönemine kadar veya o döneme çok yakın bir zamana kadar Timanitis adının kullanılmış olduğunu Araç isminin Candaroğulları zamanın da verilmiş olduğunu anlıyoruz. Bu günkü Kastamonu-Araç-Safranbolu yolu Candaroğulları zamanın da yapılmış olup, şimdiki yol standartlarına uygun olmayan hali ile ulaşıma açılmıştır. O çağda Araç, Safranbolu ile Kastamonu arasında bir menzil, bir vasıta olduğu için Araç isminin bu duruma izafeten verilmiş olduğu düşünülmektedir.
Araç ekonomisinin esas omurgasını ormanlar oluşturur. Fakat ormanlar gitgide azalmaktadır. Bununla birlikte tarım ve hayvancılık da gerilemektedir. Bu gerilemenin en önemli sebeplerinden biri büyük şehirlere göç nedeniyle oluşan ve köylerin boşalması nüfusun azalmasıdır. Toprak yetersizliği, ormanların giderek azalması göçün asıl nedenidir. ARAÇ karadeniz bölgesinin batı Karadeniz bölümünde Kastamonu iline bağlı bir ilçe merkezidir. Kasaba, Kastamonu-Karabük yolu üzerinde ve Ilgaz dağlarından kaynağını alan araç çayının kuzey kıyısında kurulmuştur. Deniz seviyesinden yüksekliği 641 metre. ilçenin yüzölçümü ise 35 kilometrekaredir.
İklimi ise batı yönü açık olup bölge Karadeniz ardı iklim bölgesine girmektedir. Genel olarak karasal iklim hüküm sürer. Yazları sıcak, kışları karlı soğuktur. Yağışlar ilkbahar ve sonbaharda görülür. Kışın yağan kar 1 ile 1,5 metredir. Yılın sıcak günleri Temmuz ve Ağustos aylarıdır. İlçe sınırları içinde bulunan akarsularımız Araç Çayı ve Soğanlı (akçay) (melan)çaylarıdır.
Mevcut bilgilere göre, kasabanın antik çağlardaki ilk adı Araç değil, Timanitis’tir. Alman tarihçisi R. Leonhard, Paflagonya adlı eserinde şimdiki Kastamonu, Sinop, Çankırı illerinin tamamını, Samsun, Zonguldak ve Bolu İllerinin bir kısmını içine alan bölgeye Paflagonya denildiğini ve bu bölge içindeki on iskan yerinden birinin de Timanitis (Araç) olduğunu ifade etmektedir.
Paphlagonia (Paflagonya) adı verilen bölge içinde kalan Araç’ın tarihini ayrıca tespit etmemiz ve ayrı bir yerleşme alanı olarak düşünmemiz hatalı olacağından Araç tarihini Türk-İslam tarihine kadar Paflagonya’ya ondan sonra da Kastamonu tarihiyle beraber düşünmek uygun olur. Bu duruma göre, bu bölgeye yerleşen, hakimiyet kuran ve istila eden Milletleri tarih sırasına göre aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;
GASKA’LAR DÖNEMİNDE ARAÇ;
Gaska (Kaşka)’tar M.Ö. 1400 yıllarına doğru kuzey de Karadeniz, güney de Tuz gölü, batıda Bolu, doğu da Erzurum yöresine kadar uzanan bir saha içinde yerleşmiş ve hâkimiyet kurmuşlardır.
Bu kavim hakkında elimizde esaslı belgeler bulunmamaktadır. Hattuşaş, Alişar ve diğer yerlerde yapılan kazılarda Hitit İmparatorlarından Subbiluliuma ve oğlu Mursil II ye ait tabletlerden ancak öğrenilebilmektedir. Hitit İmparatoru Mursil II.nin Gaska’ lara karşı açmış olduğu İshupitta (M.Ö.1349-1343), Timuhala-Dağğasta (M.Ö.1337-1335) ve Kalasma (M.Ö.1334-1329) savaşları sonunda toprakları tamamen Hititlere geçmiş ve hakimiyetleri sona ermiştir.
HİTİLER DÖNEMİNDE ARAÇ;
Mursil II. zamanında Hitit hakimiyeti başlamıştır. Mursil M.Ö. 1330 yılında ölmüş ve yerine Mutavalla ile Hatusil III. geçmiştir. Bunlardan Hatusil III. ün bölgesi olan Kastamonu ve çevresi batıdan gelen Dor’lara karşı koyamamış ve M.Ö.1200 yıllarında yıkılıp hakimiyetleri son bulmuştur.
DOR’LAR DÖNEMİ;
M.Ö.1200 yıllarına doğru gelip Paflagonya’yı istila ederek yerleşmişler ve dörtyüz yıllık karanlık bir dönem açmışlardır. Karanlık olan bu zaman içinde bu bölgeye; Paflagonya’lılar Henet’ler, Mariandyna’lar, Caukonlar, Leukausyer’ler gibi kavimler gelip yerleşmişlerdir.
PAPHLÂGON’LAR DÖNEMİNDE ARAÇ;
M.Ö. 1100 yılından M.Ö. 700 yılına kadar bu bölgede bir Trak kavmi olan Papylagon’lar kalmışlardır. Kimmer’ler tarafından bu kavim bölgeye kendi adını vermişlerdir.
KİMMER’LER:
Bir müddet Firikya’lılann idaresinde kalan bölgeye M.Ö.VII yüzyılın başlarında Kafkasya tarafından Kimmer’ler gelip yerleşmişlerdir. Bazi tarihçilere göre Paflagonya’lıların menşei Kimmer’lerdir. Kimmer’lerin bu bölgedeki etkinliği M.Ö.584 yılında Lidya’lıların istila haraketlerine kadar devam etmiş ve bu tarihte sona ermiştir.
LİDYA’LILAR DÖNEMİNDE ARAÇ;
Lidya Kralı Giges ‘in idaresindeki ordu Kimmer’leri bu bölgeden attı. Fakat Toktamış adlı bir kahraman tarafından toplanan kimmer’ler Giges’e karşı bir öç savaşına girdiler ve kazandılar çok kısa bir zaman sonra da Asurlular tarafından Toktamış öldürüldü. Böylece Kimmer’lerde ortadan kaldırılmış oldu. Bundan sonra Anadolu’nun büyük bir kısmına hakim olan Lidya Kralı Kroisos Paflagonya’yı tekrar idaresi altına aldı.
ROMA VE BİZANS ÇAĞINDA ARAÇ;
Paflagonya üzerine yürüyen Roma orduları Pontusları yenerek Roma çağını başlattı. M.S.395 yılına kadar Roma idaresinde kalan bu bölge daha sonra Bizans adını alan Doğu Roma’nın idaresi altına geçmiştir. M.S. 1100 yılında Danişmentlilere bırakılan bölge 1132 yılında tekrar Bizanslılar tarafından işgal edilmiş, bir müddet sonra tekrar Danişmentlilere geçen Paflagonya 1213 yılında Çoban Hüsamettin ‘in işgaliyle kesin olarak Türk hâkimiyetine girmiştir.
ARAÇ’TA TÜRK İSLAM ÇAĞI
SELÇUKLULAR;
Alaeddin Keykubat’a büyük hizmetlerde bulunan Emir Çoban ve oğulları Kastamonu Atabeyliğine sahip oldular. Bu şahsın zamanında bu bölge tamamen Türklerin egemenliğine geçti.
CANDAROĞULLARI;
Candaroğulları hakimiyeti, Moğol Hükümdarı İlhan Gayhatu tarafından Şemseddin Yaman Candar adlı bir Türk beyinin Kastamonu Valiliğine atanmasıyla başlar. Şemseddin Yaman Candar’ dan sonra 174 yıl oğulları ve torunları Kastamonu’yu idare etmişlerdir. Bu hakimiyet Kastamonu’nun Fatih Sultan Mehmet tarafından ele geçirilip Osmanlılara bağlı ve ait bir hale getirilinceye kadar devam etmiştir.
OSMANLILAR;
Kastamonu ve çevresi 1459 yılında Osmanlı hâkimiyetine geçmiştir. Bu hâkimiyet 467 yıl sürmüştür.
KURTULUŞ SAVAŞI ve SONRASI ARAÇ;
Araç halkı erkeği kadını, sağlamı sakatı, genci ve yaşlısı ile Türklük için savaşmış, kahramanlığın en yükseğini, cesaretin en yücesini Kurtuluş Savaşında göstermiş, bu uğurda yedi bin evladını şehit vermiştir. Kurtuluş savaşında en fazla şehit veren üçüncü il olan Kastamonu ‘nun Araç ilçesi ise nüfus bazında en çok şehit veren yurdumuzun tek ilçesi olarak tarihin altın sayfalarında yerini almıştır.
Kaymakam Aziz Bey, Belediye Başkanı Hafız İsmail, Hamit Savaşçı ve Adil Acar öncülüğünde kurulan Araç Müdafai Hukuk Cemiyeti tarihi kararlar almış; Mustafa Kemal önderliğindeki Kurtuluş Savaşına büyük destekler vermiştir
ARAÇ’IN TARİHİ ve TURİSTİK YERLERİ
Araç, Asar, Akhisar , Aşağı Karabüzey,Eğirce ova, Bahçecik ve Arslanlar,Aşağı Güney, Merdivenli, Kadınca köyü, Gavur evi, Sofçular, Pınarbaşı, Kral Hamamı, İnektepesi, İnkaya,Kızılören, Kaya Mezarları, İntaş Mağarası, Kötürüm Beyazıt, Tatlıca Camileri ve Kervansaraylardır. 1866 Yılında Belediye, 1868 yılında da İlçe örgütü kurulan Araç Tarih ve tabiat zengini bir ilçedir.
ARAÇ’IN DOĞA GÜZELLİKLERİ
İlçemizin kuzeyine ve güneyine doğru giderken birçok yayla bulunmaktadır. Günümüzde insanların dinlenmek amacıyla, hasretle yeşili ve temiz havayı aradığı 21.Yüzyılda Araç yaylalarında tatil yapılacak yerlerdir. Yayla turizmi için yapılacak hazırlık ve tanıtım sonucunda turist akınına uğraması içten bile değildir.
Bu Yaylalar:
Kirazlı Yaylası :İlçe Merkezine 24 km
Doğanpınar Yaylası :İlçe Merkezine 30 km
Çerçiler Yaylası :İlçe Merkezine 35 km
Susuz Yaylası :İlçe Merkezine 20 km.
Sarıhacı-Hatip yaylası :İlçe Merkezine 25 km.
Mınay Yaylası :İlçe Merkezine 17 km.
Sıragömü Yaylası :İlçe Merkezine 14 km.
Doruk Yayla :İlçe Merkezine 40 km.
Gürne Yaylası :İlçe Merkezine 33 km.
Soğulca Yaylası :İlçe Merkezine 35 km.
Geley Yaylası :İlçe Merkezine 30 km.
ARAÇ’IN NÜFUS DURUMU
2007 yılının sonunda açıklanan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine göre Araç’ın nüfusu diğer ilçelerde olduğu gibi azalma göstermektedir. Kırsal kesimden şehirlere doğru bir göç olduğu istatistiklerden anlaşılmaktadır. Araç İlçesinde nüfus sayımı sonuçları Kastamonu gerçeğinde olduğu gibi göç olgusunu ön plana çıkarmaktadır. 2007 Adrese Dayalı Nüfus Kayıt sistemine göre Araç’ın toplam nüfusu 21.054 kişidir. Bu sayının 14.770’i köylerde, 6.284 kişide ilçe merkezinde yaşamaktadır.
ARAÇ’TA ÖRF, GELENEK VE GÖRENEKLER
SÖZ, NİŞAN ve DÜĞÜN
SÖZLENME
Oğlunu evlendirecek olan anne ve baba kendilerine uygun bir kız bulduklarında kız görmeye gelinecek diye kızın ailesine haber gönderirler. Ardından görücü kadın ya da kadınlar kızı görmeye giderler. Kız ikramlarda bulunur, konuşulur. Kadınlar kızı iyice incelerler eğer kızı beğenirlerse yanlarında getirdikleri bir kutu sekeri başörtüsünü bırakıp giderler.Kız tarafı kızı verecekse hediyeleri iade etmez.
Ardından birkaç gün sonra erkeklerden 2-3 kişi kızın babasından kızı isterler. Babası düşünmek için zaman ister ve bu arada erkek tarafı hakkında soruşturma yapar. İkinci gidişte oğlan tarafı cevap ister. “Bizi yorup durma böyle, başını ağrıtırız bir cevap ver” derler. Kız babası “daha çok yorulursunuz” diye cevap verir.
Bu gidiş-gelişlerden sonra Kızın babası kızı verecekse “peki eksiğinizi görün” der ve kabul etmiş olur. Bu cevaptan sonra her iki ailenin sevdiği saydığı kişiler toplanır. Kırmızı renkte şerbetler hazırlanır. Bu toplantıda kız yine istenir. Olur cevabı alınır, hocanın yaptığı duadan sonra şerbetler içilerek söz yapılmış olur.
NİŞANLANMA
Söz alınıp şerbet içildikten sonra nişan hazırlıkları başlar. Erkek tarafını mali gücüne göre nişan için, yüzük, saat, bilezik ve çeşitli giyim eşyaları alınır. Nişan gecesi kız ve oğlan tarafının erkekleri ve kadınları kız evinde toplanır. Kız giydirilir, süslenir ve getirilir. Oğlan tarafının akrabaları kıza bir şeyler takarlar. Bu arada bir de eğlence yapılır. Bundan sonra kız ailesi düğünde alınacak eşya ve ziynete ait bir listeyi erkek tarafına verir. Buna “defter yapma” denir. Ayrıca nişan yapıldıktan sonra kız ailesi tarafından erkek evine bir bohça yollanır. Bu bohçaya nişan bohçası denir ve içinde oğlanın yakın akrabalarına alınan giyecek eşyaları bulunur.
DÜĞÜN
Düğünler genelde sonbahar ve kısın yapılır. Düğün haftasının pazar günü oğlan evi gelin için aldıklarını bir arabaya koyarak kız evine götürür. Buna nişan gitmesi denir.
Düğün üç gün devam eder.
Salı günü dibek dövme yapılır. Bunda gençler bir horoz için yarışırlar.
Çarşamba günü erkekler, gecesi ise kadınlar eğlence yaparlar. Bu arada geline kına yakılır.
Perşembe günü hak vardır. Oğlan tarafı kızı almaya giderler. Buna hak denir. Bir müddet oturulduktan sonra dönüş hazırlıkları baslar. Gelinin sandığı üstüne oturana oğlanın babası bahşiş verir. Sonra gelin yüzüne buğday, şeker ve para atılarak arabaya bindirilir.
Gelin eve girerken sağ ayakla girer. Gelin gelmeden merdivene örtü serilir. Gelin bu örtüyü kaldırmazsa beceriksiz gözüyle bakılır. Gelin yatsı namazına kadar kadınların arasında kalır. Yatsı namazından sonra hoca ile birlikte damat alayı evin önüne gelir. Damat atılan yumruklardan(!) kurtulmak için hızla merdivenleri çıkar. Bu sırada gelin odasında yalnız bırakılmıştır.
Cuma günü halk tarafından semet denilen duvak günüdür. Gelinin kızlık belirtisi olan çarşaf babası ve annesine götürülmüştür. Kız tarafından olan kadınlar bunun üzerine oğlanın köyüne ya da evine gelip eğlenir.
Cumartesi günü ise gelin ve damat kızın anne ve babasının elini öpmeye giderler ki buna da üç günleme denir.
ARAÇ’TA YEMEK KÜLTÜRÜ
Türkiye’de şekerciliğin yayılış merkezlerinden biri olarak Kastamonu, Çekme Helvası ve Türk Lokumuna yeni bir aroma kazandırarak tüm Dünya’ya tanıtan Araç ilçemiz Hacı Bekir ürünleri, kendini ispatlamış ve damaklarımızı tatlandırmaktadır.
ETLİ EKMEK
Önce ekmeğin pişirileceği saç hazırlanır. Sacın üstü güzelce silinir, altı, çukur tarafı ıslatılarak külle yarım santim kalınlığında kaplanır. Sacın altının küllenmesinin sebebi çok kızıp ekmeği yakmaması içindir.
Sonra el hazırlanır. Soyulmuş iki baş kuru soğan, yarım demet maydanoz, arzu edilirse yeşil biber ince ince doğranır. Bir tencere içindeki kıymanın üzerine dökülür. Karabiber, kimyon, tuz da katılır. Biraz suyla birlikte kıyma ve lezzet vericiler karıştırılır. Tahta kaşıklı karıştırılarak et, macun gibi hamura sürülecek hale getirilir. Bu malzeme ekmeğin içine konulacak kısımdır. Hazırlanan karışım beklemeye alınır. Bu sırada soğan, baharat, maydanoz etle iyice karışır, Et, terbiye olur. Eskiden kıyma, et kündesi üzerinde eti satırla İnce ince kıyılmasıyla hazırlanıyordu.
Sıra hamuru hazırlanmasına gelmiştir. Hamur teknesi veya hamur leğeninde böreklik undan mayasız hamur yoğrulur. Hamurun içine iki de yumurta karıştırılır.
Hamur yoğrulurken veya et hazırlanırken bir kişi de ekmekle beraber yenecek veya içecek “soğukluk” u hazırlar. Etli ekmeğin yanında mutlaka soğuk bir yiyecek veya içecek bulunur. Ayran, cacık, pestil ezmesi, kızılcık ekşisi, üryani eriği hoşafı, komposto çeşitleri başlıca soğukluklardır. Bunların hiçbiri bulunmazsa yoğurt aynı görevi yapar.
Etli ekmek, evlerde ocak önünde pişirilir. Evin hanımı ocağın önüne temiz bir örtü serer. Oturacağı minderi ve yufkayı açacağı yuvarlak tablayı üzerine koyar. İnce meşe ve çam dallarından odunlarını ocağın uzanabileceği köşesine yerleştirilir. Küçük bir yağ tavasının içine bir parlak kadar sıvı yağ döker. Küçük bir sopanın ucuna bağlanmış bez parçalarından oluşan yağ süreceğini (sürgü denir) tavanın içine daldırır. Oklavasını, ekmeği çevireceği bişleğenini, hamuru keseceği eysireni getirir, temizler. Terbiye edilip bekleyen et tenceresini getirir. Tahta kaşıkla iyice karıştırılır. Hamurun üzerine sürülecek kadar cıvık değilse su katıp tekrar karıştırır. Ocağı yakar. Odunlar biraz tutuşunca üzerine sacayağını koyar. Altı küllenmiş sacı, .sacayağının üzerine kapatır. Bu hazırlıklardan sonra bir de pişmiş ekmekleri koyacağı tepsiyi tablanın yanına koyar ve tablanın önüne oturur. Önünde önlüğü vardır.
– Sıra ekmeğin pişirilmesindedir. Hamuru tekrar yoğurup eysirenle yumurtadan biraz büyük bir parça koparır, yuvarlak tablanın üzerine koyar. Una bulayıp yapışmasını önleyerek oklava ile 2-3 mm. kalınlığında açar. Açılan ilk yufkaları ev kadını sacı kontrol bakımından ekmek olarak pişirir. Bu ekmeklere “serme” denir. Pişen sermeleri ekmek tepsisine altlık olarak koyar. Asıl etli ekmekler yağlı olacağından, sermeler tepsinin yağlanmasını önler. , Serme ekmeklerden sonra etli ekmeğin yapımına geçilir. Hamur, ve 3-4 mm. kalınlığında oklava ile açılır. Açılan yufkanın yarısına et tenceresinden iki kaşık kıyma alınarak yayılır. Tahta kaşıkla yapılan bu işlem sonucunda yufkanın yarısı kıymalı, yarısı kıymasız olarak görünür. Yufkanın kıymasız bölümü, kıymalı bölümün üzerine elle kapatılır. Kıymanın pişerken dökülmemesi için kapatılan kısmın uçları parmakla bastırılır. Böylece ekmek pişmeye hazır hale getirilir. Oklava üzerine alının çiğ ekmek kızgın sacın üstüne serilir. Ekmeğin bir yüzü pişerken ev kadını ikinci parça hamuru tablanın üstüne koyup açmaya başlar. 2-3 dakika içinde ekmeğin bir yüzü pişer. Bişleğeçle ekmeği çevirir. Pişen yüze yağ sürgüsüyle yağ sürer. Tablanın üzerindeki yufkanın içine kıyma döşer. Kapatır. İkinci ekmeği de saç üstüne alır. Birinci ekmeğin diğer yüzü de pişince bişleğeçle çevirip, bu yüzü de yağlar. Sonra iki yüzü de pişmiş ekmeği bişleğeçle tepsiye alır. Yağlama işlemi midesi hassas olanlar İçin tepsiye alındıktan sonra margarin yoluyla de yapılmaktadır. Ekmeklerin birbiri ardı sıra pişirilmesi böylece sürüp gider. Bir başka kişi pişen ekmekleri birer ikişer tabaklara koyarak servis yapar. Etli ekmek sıcak . sıcak yendiğinden yemek masasında ancak bir kişi bulunur. O doyunca başka biri oturur. Soğukluk masa veya sofra üzerinde daima hazırdır. Masada ekmek yiyen kişinin tabağındaki ekmekler azaldıkça yenileri konulur. Yetişmiş insanlar ortalama 3-5 etlik ekmek yiyince doyarlar. Etli ekmek öğle üzeri yenir. Ağır olur diye akşamları yenmez. Cumartesi ve pazar günleri Kastamonulu ailelerin vazgeçilmez öğle yemeğidir. Ani bastıran misafirler de etli ekmekle ağırlanır. Ev kadınları için etli ekmek pişirmek, diğer yemeklere nazaran daha kolay gelmektedir. Yabancı misafirlere baş ikram,etli ekmektir.
ARPA ÇORBASI(GÖCE ÇORBASI)
Arpa Yarması, göçe çorbası ya da akdene çorbası isimleri ile de söylenen çorba, daha çok İlçemizin köylerinde bilinen çorbanın arpa yarması, yoğurt veya ayran asıl malzemesidir. Arpa yarması caba (toprak kap) veya tencerede iyice pişirilir, içine yağ, yoğurt (yoksa ayran) katılır. Üzerine nane de katılarak yemeye hazır çorba haline getirilmiş olur.
Arpa yarmasının yapılışı: Arpa kalburda çevrilerek temizlenir yıkanır, güneşte kurutulan arpa değirmene götürülerek bulgur gibi yardırılır.
AŞURE ÇORBASI
Keşkek, beyaz fasulye, nohut, bakla, üzüm, incit, şekerden oluşan malzemenin keşkeğinden başlanır. Keşkeğin üzerine ılık su konularak haşlanır. Suyu çekince ocaktan indirilir. Şişmeye bırakılır. Beyaz fasulye nohut, bakla ayrı kaplarda pişirilir. Üzüm incir haşlanır, şişmeye bırakılan, keşkek ocağa konularak diğer malzemeler içine konur. Gülsuyu da konularak hazırlanmış olan tabaklara alınır. Üzerine ceviz içi veya fındık içi katılarak süslenir. Bu yemek türünü tatlı listesine de almak mümkündür.
BAŞ ÇORBASI
Pişmiş koyun başı, un, limon ve yoğurt çorbanın malzemesidir. Pişmiş koyun başının etleri ayıklanır, su da yeniden kaynatılır. Yapılan un bulamacı içine salınır. Yumurta terbiyesi, istenirse limon ilave edilerek hazırlanır.
BULAMAÇ ÇORBALAR
Un bulamacı, şaştım çorbası, yumuşak çorba gibi isimlerle de bilinir. Un, tuz, su yağ, soğan ve salçanın malzeme olarak kullanıldığı bu çorba Küre ve Bozkurt çevresinde daha çok yapılmaktadır.
Nişasta bulamacı veya nişasta çorbası olarak bilinen çorbanın malzemesi, nişasta, su ve tereyağıdır. Su yerine süt kullanıldığı görülmektedir. Azdavay, Daday ve İlçemizde sevilen çorba çeşididir.
FASULYE ÇORBASI
Yarılmış fasulye, tuz, biber ve yağdan oluşan malzeme ile yapılan çorba siyez karıştırılarak da yapılmaktadır. Yarılmış bulgur halindeki fasulye iyice pişirilir. Yağ soğan, tuz ve biberi katılarak yenir.
HAŞUL ÇORBASI
Araç civarında yapılan çorbanın buğday, domates, biber, ayran ve tuz malzemeleridir. Islanmış buğday, ayran, domates, tuz kaynatılarak yuğurulur. Ekşiyîp kabarıncaya kadar mayalanmaya bırakılır. Pişirilerek üzerine yağı ilave edilir.
İRMİK ÇORBASI
İrmik, etsuyu, yumurta, limon ve tuzdan oluşan çorba malzemesidir. Kaynayan et suyuna azar azar irmik ilave edilir. Peşinden yumurta limonla çarpılıp ilave edilir. Et suyunun piştikten sonra ilave edildiği de görülür,
İŞKEMBE ÇORBASI
İşkembe, yağ, yoğurt, yumurta, sarımsak, limon tuzu (limon) biber malzemeleri ile yapılan işkembe çorbasının ilk aşaması işkembenin hazırlanmasıdır. Kolay temizlemek için bir gece bekletilir. İçi temizlenerek yıkanır, kaynar suda haşlanır, tekrar bıçakla kazınır. Ilık suya sokup çıkartılır. Kuvvetli ateşte pişirilir, ufak parçalar haline getirilir. Yağla öldürülen soğanlı suya salınır, pişeceğe yakın tuzu katılır. Yağda kavrulan domates veya salça, yoğurt, bir yumurta bir diş sarımsak, yarım limon suyu bir miktar sirke çarpılarak kaynayan çorbaya ilave edilir. Yağı ve biberi de katıldığımla yenmeye hazırdır.
KEŞKEK
Keşkekten yapılan çorbayı tanımadan önce kısaca keşkeğin nasıl yapıldığına bakalım. Temizlenmiş buğday taş dibeklerde salgı veya salma tokrnaklarla doğulur, kabuğu soyulan buğday keşkek olmuştur, içine kuru fasulye katılarak saklamaya alınır. Çömleğe (caba) su, et, yağ, salça tuz ve keşkek konur. Uzun süre pişirilir, Tosya çevresinde malzeme konulan çömleğin kapağı Örtülüp hamurla ağzı sıvanıp fırına sürülür. Değişik yapma biçimi olan çorbaya bazı yerlerde de buğday aşı adı verilir.
Keşkeğin bir başka yapılışı da şöyledir;
Keşkek için dövülmüş arpa kuru fasulye buğday, yağ, tuz, kırmızı biber. Soğan, ayrı bir kaba doğranır, kırmızı biber ve tuz ilavesiyle yağ içinde kavrulup hazırlanmış ıtlak üzerine dökülür. Bozkurt çevresinde buna benzer çorba
yapılır. Keşkek Tosya, Bozkurt Merkez, Taşköprü ve Cide ilçelerinde daha çok bilinir.
MANTAR ÇORBASI
Ormanlık Kastamonu ve ilçelerinde çok çeşitli mantar türleri yetişir. Doğu Karadenizin hamsisi gibi mantar da değişik yemeklere malzeme olur. Mantar böreği, mantar közlemesi, haşlaması, mıklaması meşhurdur. Inebolu yöresinde doğranan mantar su İle kaynatılır, süt ve un ilavesiyle yapılan çorbaumaç çorbalarına da bir örnektir.
MERCİMEK ÇORBASI
Mercimeğin ayıklanıp, yıkandıktan sonra yumuşayıncaya kadar kaynatılması, üzerine tuz, tereyağ da kavrulmuş soğan ve salça ilavesi ile hazırlanır.Servis esnasında yoğurt ve nane ilave edilerek yenir. Mercimeğin üzerine bulgur ve pirinç katılarak ala çorba adı verildiği de dikkati çeker.
OMAÇ ÇORBASI
Kastamonu’nun değişik yerlerinde omaç, oğmaç ve Daday çevresinde uğmaç çorbası olarak bilinen çorba sade ve pirinçli olmak üzere iki şekilde yapılır. Un, su, yoğurt (ayran) ve tereyağı malzemesidir. Una az az katılan su ile un, ufak taneler haline getirilir. Bulgur gibi olan malzeme kaynar suya azar azar salınarak kaynatılır. Yoğurt ve kızarmış yağ katılır. Diğer bir yapılışı.da şöyledir. Pirinç suya konarak haşlanır, ayrı kapta un, yumurta İlavesiyle bulgur tanesi veya biraz daha iri hale gelinceye kadar ovulur. Kaynar pirinçli suya salınır. Pişince sarımsaklı yoğurt yağ ve nanesi ilave edilir. Bozkurt çevresinde süt katıldığı da görülmektedir. Gökçeağaçta un çorbası, Daday çevresinde uğmaç, İlçemizde ovmaçisimleri ile hatırlanır.
SADE PİRİNÇ ÇORBASI
Pirinç, yağ, domates veya salça, tuz, yoğurt limon yumurta, pirinç çorbası malzemeleridir. Haşlanmış pirince sadece süt katılarak sütlü pirinç çorbası yapılır.
TERBİYELİ ÇORBA
Pirinç, yoğurt, un, tuz ve salça ile yapılır. Önce pirinç pişirilir. Ayrı kapta yumurta, un yoğurt ve su karıştırılarak kaynamakta olan pirincin içine karıştırılarak ilave edilir. Pişince yağ ve salçası katılır. Bu türü Cide köylerinde yapılmaktadır.
TOYGA ÇORBASI
Pirinç, yoğurt, yumurta, et suyu veya et, nane, yağ ve un malzemelerinden yapılır. Pişirilmiş tavuk eti ince didilir. Diğer malzemelerle karıştırılarak yeniden pişirilir. Yağı dökülünce yemeğe hazırdır.
MERCİMEKLİ PİRİNÇ ÇORBASI
Ana kız çorbası da denilen çorba pirinç, mercimek, tuz, domates, tereyağı, yoğurt ve nane ile yapılır. Beraberce pişirilerek üzerine yağı, yoğurdu, nanesi ilave edilir.
YAYLA ÇORBASI
Pirinç, etsuyu, yumurta, limon, un ve maydanoz malzemeleri çorbada kullanılmaktadır. Et suyundan hazırlanan pirinç üzerine un, limon, yumurta terbiyesi İlave edilir. Araç köylerinde yapılan bu çorbaya maydanoz da ilave edilir.
Pirinçli, bulgurla, mercimekli çorbada da; Pirinç bulgur ve mercimek beraberce pişirilir. Üzerine diğer malzemesi de katılarak ikram edilir. Pirinç çorbası has yemek sayılır. “Hasta oldum ki pirinç çorbası yiyeyim” bunun için söylenmiştir,
TARHANA ÇORBALARI
Tarhana çorbasını bilmeyenimiz yoktur. Ya tozu ya hamurunu mutlaka yemişizdir. Ama burada tarhananın yapılışı ve kullanılan malzemelerin çeşitliliğini görünce halkımızın becerisini daha iyi göreceğiz. Tarhana nedir? Genel yapısı nedir? Özelliği nedir? Besin değeri üzerinde hiç konuşmaya gerek yok, zira içinde her türlü besin malzemesi var.
Kaymaklı yoğurt bir kapta biriktirilir. Bu yoğurdun içine dereotu (Buna Daday çevresinde darakdalı, Tosya yöresinde dorak denir) batırılır. Bir miktar olgun domates, kuru soğan, (irice doğranır) yeşil biber (acı-tatlı) konulur, isteğe göre fesliken, nane konulabilir. Daday’ın bazı köylerinde rnaydonoz Kastamonu’da hamur mayası, Tosya’da ayva, Bozkurt’da süt de katıldığı görülmektedir. 10-15 gün bekletilen bu karışım kevgirden geçirilerek tortu ve artıklar ayaklanıp elenmiş unla yoğurularak hamur haline getirilir.
Hazırlanan tarhana hamur halinde kullanıldığı gibi kurutulup, kevgirden geçirilerek toz halinde de kullanılabilir. Hamurun kullanma süresi kısadır. Zira mayalanarak ekşime oluşur.
İlçemiz Boyalı çevresinde iri tarhana yoğurt yerine ayranla yapılarak yine kuru olarak kullanılmaktadır.
Tarhana çorbası için su tencerede kaynatılıp Hamur ya da toz tarhana bir kap içinde ılık su ile ezilir- Tuz ve biber katılır, su konmadan önce kıyma, sucuk veya yumurta yağla kızartılabileceği gibi varsa et suyu, tavuk suyu da ilave edilebilir. Kaynar suya salınan ezilmiş tarhana kaynatılarak pişirilir. Tarhana ile ilgili olarak “tarhana tartar, boğazımı yırtar” tekerlemesi meşhurdur.
Tarhana için ayrılan kaymaklı yoğurda Kastamonu çevresinde tarhana yoğurdu veya tarhanalık,Tosya köylerinde aygut denir. İlçelerin değişik yerlerinde kullanılan malzemeler ile yapılış da farklıdır. Bozkurt çevresinde yoğurda hiç un katılmadan ekşimeye bırakılır. Un ilavesi ile karıştırılarak pişirilir. Kurutularak kullanılır. Tosya, Devrekani, Kastamonu çevresinde maya ilave edilir. Daday’da yoğurda maydonoz ilave edilir. Tosya’da ayva, Bozkurt’da süt ilave edilir. Bazı köylerde tarhana ayranla karılır.
MIKLAMA(MIHLAMA-SARAYLI)
Yumurta ile birlikte mantar, patates, ıspanak, çökelek (kesik) peynir, pastırma, sucuk, domates, yeşil biber mıklama çeşitleridir. Yağın eritilmesiyle mıklama yapımına başlanır. Bazı çeşitlere isteğe göre soğan doğranabilir. Yumurta her çeşit mıklama da kullanılır. Yumurta kırılarak doğrudan kullanılabildiği gibi, çırpılarak una bulandırılarak malzeme ile karıştırılarak konulabilir. Ancak malzemenin Önce yağla kızartılması gerekir. Yumurta daha sonra kırılır. Kırılan yumurtalar isteğe göre az veya çok pişirilir. Bazen pişme tamamlandıktan sonra yumurtaların haşlanması için kızartılmış yağ mıklama üzerine dökülür.
TİRİT
Bayat Ekmek küçük lokmalar halinde kesilir veya doğranıp bir tepsiye yerleştirilir. Bu sırada bîr tavada veya tencerede yağ eritilir, İnce ince doğranmış soğan, yağda hafifçe öldürülür. Kıyma eklenir, pişirilmeye devam edilir. Tuz, biber katılır. Kıyma pişince bu karışımın içine bir bardak su dökülür ve tekrar pişirilir. Sulu bir karışım elde edilir. Dökülecek su ekmekleri ıslatacak kadar olmalıdır. Tiritin kıymalı, yağlı, biberli kısmı pişince, bu karışım tepsi*deki ekmeklerin üzerinde gezdirilir. Arzu edildiği taktirde küçük bir tavada kızdırılan tereyağı da tiritin üzerine dökülür. Tirit, serme denen ekmekle de yapılır. Kastamonu merkezinde susamsız, simitle de tirit yapılmaktadır. Simit tiridi büyük ilgi görmektedir. Tirit türkülere bile konu olmuştur.
BANDUMA
Pınarbaşı, Azdavay, Şenpazar çevresinde ıslama, Küre ve İnebolu çevresinde bandırma, Araç, Daday ve Devrekani’ de banduma denilen bu yemek türünün asıl malzemesi yufka (serme) hindi veya tavuk suyudur. Pişirilen yufkalar katlanır. 3-4 parçaya kesilir Hindi (ibi) suyuna batırılan parçalar içi yağlanmış hafif ateşteki tepsiye dizilir. Tepsi içine değişik şekillerde diziler yapılır. Her katın arası ayrıca eritilmiş tereyağla yağlanır. Aralarına tavuk veya hindi etleri parçalanarak konup sıcak servis yapılır. Tepsiye dizilen yufkalar daire biçiminde ortası yüksek ve delik kalacak şekilde dizilen yufkaların ortasındaki boşluğa yağlı hindi suyu dökülür. Devrekani-Şeydiler çevresinde görülen bu şekilde yeme esnasında ıslak yufkalar iştaha göre yeniden suya bandırılabilir. Etlerin yerine kullanılır. Araç, Daday ve Azdavay çevresinde ceviz kullanıldığı daha çok görülür.
HÖŞMENİM : Un, yağ ve kaymaklı sütle birlikte içine biraz tuz atılarak hamur haline getirilir. Ocağa gerekli büyüklükte bir tava ve içine tereyağı konarak iyice kızdırılır, kızgın yağın içine evvelce hazırlanan hamur karışımı dökülür ve kaynamaya bırakılır. Esiranla(sıpatula) çöke çöke kızartılır. Kaynadıkça kızarır. Altüst yapılır. Esiranla karıştırma işlemi hamurun suyu çekilene kadar devam eder. Piştikten sonra geniş bir kaba alınır. Ağzı kapatılır ve soğumadan servis yapılır. Özellikle sabah kahvaltılarında yenir. Boyalı çevresinde yapılan bir hamur işi çeşididir.
KULAKLI (MANTI)
Haluşka biçiminde (3×3 cm) kesilen parçaların kenar ortalarının birleştirilmesi ile köşeleri yukarıya kalkar. Katlanan hamur içine et, kesik, kıyma gibi ilaveler yapılır. Diğer taraftan kesilmiş kare parçalar İçine aynı İlaveler yapılarak üçgen katlama yapıldığı da görülmektedir. Köy mantısı denilen ve hiç ilave edilmeden de kulaklı mantı .hazırlanır. Mantının pişirilmesi iki biçiminde yapılır. Birinci usul haşlama ile olanıdır. Köy mantısı biçiminde yapılmış olan soğuklanarak suda fazla kalmayacak şekilde süzülerek yağı biberi ilave edilir. İçli olanların ise haşlamada suyunun karar olmasına itina gösterilmelidir. İkinci asıl mantı hazırlama ise, içli kulaklı ya da katlama mantı önce yağ da kızartılır. Daha sonra tepsiye dizilen mantılar hafif su ile yeniden haşlanır. Servise hazırdır.
HAMUR KARMASI
Daday, Şeydiler ve Devrekani çevresinde köle hamuru, Azdavay çevresinde malak, Taşköprü, Tosya yöresinde çene çarpması adı verilen bu yiyecek Kastamonu, Araç ve İhsangazi çevresinde de bu isimle tanınır. Mısır unu veya buğday unu ile de yapılır. İçine tuz atılmış kaynar suya azar azar un ilave edilirken oklava ile karıştırılır. Hamur koyulaşınca ocaktan indirilir. Eritilmiş tereyağına batırılan kaşıkla alman parçalar tepsiye dizilir. Üzerine kızartılmış yağ dökülür. İsteğe göre pekmez veya bal şerbeti ilave edilir.Bazen de ceviz içi ekilerek yenir.Kesik (Çökelek-Çökelik) ilavesiyle de tadılmağa değen bu hamur işini artık pek yemiyoruz. İnebolu çevresinde pis diye tanınır.
AKITMA EKMEĞİ
Gizleme hamuru gibi sıvı karılan bulamaç kızgın-yağın içine azar azar dökülerek Araç-Boyalı tarafında yapılan ekmek çeşididir.
CİZLEME
Burada verdiğimiz ekmek çeşitleri içinde hamuru bulamaç biçiminde hazırlanması ile değişiklik arzeder. Kızgın saca (dışbükey sac) bulamaç dökülürken kaşıkla yayılır. Sac üzerinde ince yufka gibi bir katman oluşur. Çevirilerek yağlanır. Bulamaca Araç ve Daday’da yumurta, karbonata katılır. Mayalı hamurdan Tosya çevresinde yapılan hu ekmeğe cizleme denir.
KÜL ÇÖREĞİ
Bunda hamur sıcak külle pişirilir. Hamur karbonata ile yuğurulur tuz katılır. Uzunca süredir ateşin yandığı altında tuğla bulunan ocağa hamur gömülerek yerleştirilir. Külü süpürülerek yerleştiği yerde hamur 2-3 dakika bekletildikten sonra alt üst çevrilir. Külün yapışmaması için üzeri kağıtla kapatılır, hamur sıcak külle tamamen örtülür. Bir saatte pişmeye bırakılır. Boyalı çevresinde çok yaygındır.
ÇULLU BÖREK (Çullama Börek)
Açılan yufkalar hafif pişirilir. Bir bütün yufka tepsi altına, biri.de üstüne konulmak üzere ayrılır. Diğer yufkalar parçalanarak ufak parçalar haline getirilir. Tencerede eritilen yağa yumurta kırılıp tuz ve biber ilave edilir. Doğranan sermeler atılarak karıştırılır. Yağlanan tepsiye bütün serme konulur. Ufalanan yumurtalı parçalar tepsiye konulur. Diğer bütün serme üsle konularak kızartılır. Boyalı çevresinde çok yaygındır.
ÜRYANİ ERİĞİ HOŞAFI
Üryani eriği sadece bölgemizde yetişen bir erik türüdür. Ağustos ayı başlarında olgunlaşan erikler dallarından toplandıktan sonra dış kabukları soyularak güneşte kurumaya bırakılırlar.
Üryani eriği hoşafı, pişirilmeden önce erikler yarım saat kadar orta sıcaklıktaki bir su içerisinde bekletilirler. Erikler yumuşadıktan sonra ayrı bir kaptaki suya şeker ile birlikte atılarak yarım saat kadar kaynatılır. Soğuduktan sonra içime hazır olan hoşaf, özellikle mide ve bağırsak sorunlarının giderilmesine karşı birebir etkili olmaktadır.